Eski Türk Mitolojileri: Hakasya Halkı İnanışları

Eski Türk Mitolojileri: Hakasya Halkı İnanışları
Yazı Özetini Göster

Sibirya’nın derinliklerinde yaşayan Hakas halkı, zengin kültürel mirasları ve köklü inanç sistemleriyle öne çıkar. Şamanizm’in güçlü izlerini taşıyan Hakas dünya görüşünde, insanları çevreleyen görünmez demonik ruhlar önemli bir yer tutar. Bu ruhların isimleri ve özellikleri, binlerce yıl öncesine dayanan eski Türk şamanları tarafından belirlenmiştir. Peki, Hakas mitolojisindeki bu “kötü ruhlar” dünyası ne kadar derin ve ne gibi varlıkları barındırır?

İnsanları ve Hayvanları Etkileyen Negatif Güçler

Hakaslarda, insanlara ve hayvanlara olumsuz etki eden, hastalık, talihsizlik ve kötülük getiren tüm görünmez negatif güçlere genel olarak “Ayna” denir. Bu geniş kategori altında pek çok farklı kötü ruh bulunur:

  • Çik: Geceleri dolaşan ve insanların ruhlarını yediğine inanılan ürkütücü bir iblis. Adeta karabasan gibi, uykuda insanları hedef alır.
  • Inçıh: Eski Türkçede “üzüntü getiren” anlamına gelen bu iblis, insanlara felaketler getirir ve onları suç işlemeye teşvik eder. Bahtsızlıkların arkasındaki karanlık el olarak düşünülür.
  • Çurt Inçigi (Konutun Kötülüğü): Adından da anlaşılacağı üzere, evlere musallat olan bu iblis, aile fertleri arasında kavgaları, skandalları ve fiziksel şiddeti körükler. Yuvaları dağıtan bir fesat kaynağıdır.
  • Englemner: İnsanlarda ve hayvanlarda hastalıklara neden olan kötü güçlerdir. Hakasça “sile” (lanetlemek) kelimesinden türemiş olup, “lanetleyici güç” anlamına gelir. Çeşitli rahatsızlıkların ardındaki görünmez el olarak kabul edilirler.
  • Pook (Mooh): Özellikle çocukları korkutmak için kullanılan bir iblistir. Evdeki ışıktan korktuğuna ve çocukları pencereden izlediğine inanılır. Bu yüzden Hakas çocuklarına geceleri pencereden dışarı bakmaları yasaklanmıştır.
  • Sımıl: Yeraltı dünyasından veya başka kötü güçlerden gelen, kurban gerektiren bir iblis türüdür. Sımıl’ların kurbağa, kertenkele veya yılan gibi sürüngenler şeklinde görünebildiğine inanılır. Onlar aracılığıyla iyileşmez hastalıklar yayılır, bu da onlara karşı duyulan korkuyu artırır.

Boş Evlerin Kara Gölgesi: Sallıma ve Diğer Görünmez Tehditler

Sallıma, boş evlerde yaşayan siyah bir iblistir. Kökeni, ya yurtta ölen bir kişinin ruhuyla ya da bir şamanın eve bıraktığı kötü bir güçle ilişkilendirilir. İnsanların “Sallıma” yüzünden öldüğü boş evlerde geceleri davulun boğuk sesleri duyulur. Medyumlar, Sallıma’yı ayin yapan bir insan kafatası şeklinde görebilirler. Hakas geleneğine göre, sahiplerinin vefat ettiği bir evden eşya almak yasaktır; aksi takdirde “Sallıma” kötü ruhunun da eve taşınacağına inanılır. Hakas dilinde “çurt sallızı” (evdeki iblis) ifadesi, tüm akrabaları vefat etmiş yaşlı erkek veya kadınları aşağılamak için de kullanılırdı.

Çil-aas (Kelimenin tam anlamıyla: Rüzgarın Sesi), rüzgârlı bir günde kişinin adını söyleyerek onu çağıran görünmez bir ruhtur. Bu “Rüzgarın Sesi”, kişinin yaşam gücünü (hut) ele geçirmeye çalışır. Böyle bir durumda, kişinin üç kez kendi adını yüksek sesle haykırması ve “Ben buradayım!” demesi gerekir; aksi takdirde ruhu “Çil-aas”ın eline düşer. Hakasların “Çil-aas” inancı, eski Türk mitolojisindeki “yis” (demonik varlık, kötü ruh) terimine dayanır. Kuzey Hakasları bu görünmez haberciyi “ızın tabıs” (çöl sesi) olarak adlandırır. Hakas dilinde “zon aas” (kelimenin tam anlamıyla: boş söz) ifadesinin küfür için kullanıldığını belirtmek gerekir. Bazı hastalık ruhlarıyla (örneğin çiçek hastalığı ruhları) küfürlü bir dille iletişim kurulur.

Hastalıkların Ruhları ve Tedavi Yöntemleri

İnsanları çevreleyen görünmez kötü ruhlar arasında çeşitli hastalıkların ruhları (duhı-holnena) da bulunur:

  • Sarılık: Hakaslar sarılığı, sarı sularda, sarı bir denizde yaşayan sarı bir kadın (Sarıg Hat) şeklinde tasvir ederlerdi.
  • Sıtma: Sıtmanın ruhu (tulanğası) da aynı şekilde “Sarıg Hat” olarak adlandırılır ve sarı giysiler giydiği düşünülürdü. Bu yüzden Hakaslar sarı renkli kumaşları sevmezdi. Hakas inançlarına göre sıtma ruhu, kuru devetabanı borularında (hobrah) yaşar. Hastalanma korkusuyla bunlara elle dokunmak yasaktı.
  • Gözde Perde (Belsoğukluğu): Yıldızlardan inen efsanevi bir misafir olan “homaçı” olarak adlandırılırdı.
  • Konjonktivit (Göz Ağrısı): “Pur” olarak bilinen bu rahatsızlık, gökyüzünde yaşayan ve kızıl atlar (ızıkhah) üzerinde dolaşan hastalık ruhunun öfkesinden kaynaklanırdı. Bu nedenle tedavi sırasında “Pur”un sise veya buluta dönüşerek göğe yükselmesi ya da kutsal hayvanlara (ızıh) inmesi için dua edilirdi.
  • Bronşiyal Astım: “Ayartım” aniden ortaya çıkan bir hastalık olup, kişinin yanlışlıkla hastalığın ruhunun “yoluna” (ayartım çoli) basması veya “dağ kötü ruhu” (tağ harazı) ile karşılaşması sonucu ortaya çıktığına inanılırdı.
  • Tifüs: “Hılıran aalçık” (kelimenin tam anlamıyla: kara ruhun misafiri) olarak bilinirdi. Hakas inançlarına göre, yeraltı tanrısı Erlik Han’ın emriyle, kutsal kara hayvanlara (ızıh) saygısızlık yapılmasına misilleme olarak ortaya çıkardı. Tifüs ruhunun gözleri olmadığı ve bu nedenle duvarlar boyunca el yordamıyla yürüdüğü düşünülürdü. Hastanın evine giren herkesin ona çarpmamak için odanın ortasında durması gerekirdi.
  • Uçuk (Hamço) veya Saçkıran (Holır): Bu hastalıklar durumunda, bu hastalıkların ruhları olduğuna inanılan “hızıl çalama” ve “tayğım tos” adlı fetişlere dua edilirdi.
  • Aft (Apsıl): Aftın kökeni, tüm köpek dünyasının ruhlarının başı olan “Aday Han” ile birlikte yaşayan bu hastalığın ruhu olan “Apsıl Han” ile ilişkilendirilirdi.
  • Kızamık (Hooçah): Hakaslar kızamığı, otların solmadığı ve nehirlerin donmadığı bir ülkeden misafir olarak gelen yaşlı, kör bir kadın olan “Kör Öreksin” şeklinde tasvir ederlerdi.
  • Su Çiçeği: “Küçük misafirler” (kiçig aalçı) veya “küçük çiçek” (kiçig hooçah) olarak adlandırılırdı. Onlar için sofraya şarap, gümüş para, iskambil kartları ve müzik aletleri gibi hediyeler konulurdu. “Küçük misafirler” yanık kokusunu sevmezdi, bu nedenle hastalık sırasında et yakmak, tahıl kızartmak veya patates pişirmek yasaktı. Ayrıca dikiş dikmek, yıkamak, süpürmek de yasaktı.

Bu hastalıkların tedavisinde, çeşitli büyülü yöntemler kullanan şamanlar veya **şifacılar (imçil)**dan yardım alınırdı.

Hakas demonolojisi, bu eski Türk halkının doğa, hastalık ve ölümle olan derin bağlarını gözler önüne seriyor. Bu inançlar, sadece birer masal olmaktan öte, bir toplumun dünyaya bakış açısını, hayatta kalma mücadelelerini ve nesiller boyu aktarılan bilgeliklerini yansıtan değerli kültürel miraslardır.

Kaynaklar:

  • Butanaev V. Ya., Mongush Ç. V. Sayano-Altay Türklerinin Arkaik Gelenekleri ve Ritüelleri. Abakan. 2005.
  • V. Ya. Butanaev, K. A. Torbostaev
  • Uluyer.com (Türkçe çevirisi ve anlamlandırılması tarafımızdan yapılmıştır, izinsiz kullanılması yasaktır.)

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar